yine günlerden bugün.
ne zaman bugüne vardığımı hatırlamıyorum.
sabah baştankaraların ötüşleriyle uyanıp da sadece olanı görmek istediğim bir gün. sessizce ahşap duvarlar arasında uyanıp da denize tepeden bakıvermek istedim. geceden kalan sesler ve düşüncelerin üstüne taze bir an yaratıyorken sessizliğin tadını hatırladım yeniden.
günün getireceklerinin belirsizliğinde ve tazeliğinde bir rahatlık ve ferahlık var. uzun zamandır böyle bir his yok bende. heyecan ve sakinlik bir arada var olabiliyormuş meğer. hayallerin büyüsünde kaybolmadan bir şeylerin sözünü birilerine vermenin ferahlığıyla sarhoş olmaya teslim oluyor ve olacakların sorumluluğunu almaya hazırım.
biraz gidenler, biraz da kalanların anlatılarıyla demleniyorum. bir an geliyor sadece boşluğa bakar halde buluyorum kendimi. tam da o anda biri sesleniyor, “nereye daldın?” diyor. bilmiyorum. dudaklarım kurumuş, boğazım sert, konuşamıyorum. biraz daha dinleyeyim hikayeleri derken gözlerimi yine boşlukta sabitlenmiş ve ıslanmış halde buluyorum. artık kalkıp gitme zamanı gelmiş olmalı.
günün getirdiği ferahlık biraz bulanıyor. hayaller, kurguların heyecanını yargılamalar ve sorgulamalar karartıyor. nefesim daralmış, nerden çıktı bütün bunlar…
“dur bi mola ver”
yeniden günün başladığı seslere ve sessizliği hatırlıyorum. bedenimi soğuk sulara bırakıp gözlerimi kapadığımda hareketsizce kalabiliyorum suyun yüzeyinde. ne kadar çaba o kadar zorlama hali. biraz daha bırakabilir miyim diye düşünmeme kalmıyor debelenmeye başlıyorum. tüm ferahlık ve sakinliğin yerini endişe alıyor. ölüm korkusu gibi bir şey, yitirmekten hatta yitmekten korkuyorum.
“biraz yürüsek”
harekete geçmem ile birlikte tüm karanlık düşünceler ve sıkışıklıklar üstümden kalkıp uçuyor. biraz daha hızlanıyor adımlarım, bilmediğim yollara saparak uzaklaşıyorum evden, yakınlardan. içimden yükselen sesler benim bilmediğim şeyler değil. ötelediğim, sandıklarda sakladığım müthiş değerli olup da kendime sunmadığım olağan haller. bugünü bitirmenin daha başka yollarını ararken tek ihtiyacım varmış, onu fark ediyorum;
biraz daha sessiz ol
Ki ben duymıyayım
Dışardaki ağaç
O da duymasın
Hiç doğmamış bir an için
Bi’ dur feryat etme
Geçmiş günü de beyhude yere yad etme
ahmet kenan bilgiç