İçeriğe geç
Anasayfa » Kapsayıcı Farkındalık

Kapsayıcı Farkındalık

Kendi bedenini ve zihnini derinlemesine araştırmaya giren kişi farklı süreçlerden geçer. Daha bireysel bir özde başlayan hikâye “farkındalığın kuyusu”ndan başını kaldırabilir de dışarıyı görebilmeye başlarsa kapsayan ve kucaklayan bir dönüşüme girebilir. 

Heyecanla başladığımız ve hayatımız boyunca da eşlikçimiz olacak beden-zihin pratikleri kimi zaman bizi esir alır, kapsayıcılıktan uzak bir paçayı kaptırmaya dönüşebilir. Her öğreti kendi hediyeleri ve sivri diliyle birlikte gelir. Hoşumuza gitmeyen bir şeyle karşılaştığınızda, “hayır” cevabı aldığımızda ya da kendi karanlık tarafımızla karşılaştığımızda işin daha hoş taraflarına tutunmaya meyledebiliriz. Bizi güçlendiren, havalı gösteren, özel kılan yanları ön plana çıkarmayı tercih edebiliriz. Gündelik olarak pratik yapmanın hep iyi hissettirmesinde sorun yok ancak değişimin tek taraflı bir şey olmadığını ve derine indikçe kirlerin ve birikintilerin ortaya çıkmasıyla yan yollara sapma riskini de gördünüz mü?

Meditasyonlarınız, fiziksel antremanlarınız ya da provalarınızda önünüze çıkacak engeller, düşük performanslar hem kendinize odaklanmış olandan dışarıya açılmayı ve bütüne nasıl hizmet ettiğinizi görmek için bir kapı açabilir hem de yaptığınızın size özel bir farkındalık geliştirmenin ötesine geçmeyi sağlayabilir. 

Nasıl mı? 

Sabah uyanır uyanmaz oturup da nefesi izlemeye başladığınızda kuyulardan çıkanlar hoş ya da nahoş olsun bunlarla her daim çalışmaktan etrafta olan bitene kapanmaya ve kendinizi kendi dünyanızda izleme halinde kalabilirsiniz. Dışardaki dünya ile ilişkilenmelerinizde bu zorluklarla “başa çıkma” mekanizması geliştirmek bazen dinleyici olmaktan kayıp kendi içinize dönüp de kapanmaya sebep olabilir. Buyrunuz kendi kuyunuzdaki valse. Hayatın tek başına yaşanması mümkün müdür? Kimse olmadan da kendi kendime yeter giderim diyen kişi havadan, sudan, etrafındaki diğer canlılardan bağımsız değildir elbet. Madem bu hayat dansı tek kişilik bir eylem değilse, dışarıyla nasıl bağlantı kurabilir ve bunu o güvenli alandan belirsiz dünyamıza nasıl taşırız? Kendi karanlığımla tanışmak ve onunla çalışmak için beni o karanlığa çeken kabloları kesip atmak yetecek mi? Yoksa o karanlık taraflarım ve adım adım dönüşümümle dürüstçe var olabilir miyim? 

Şimdi biraz ışığı kendime tutup sahneye çıkmak istiyorum. Yıllardır şu pratiği ve bu pratiği yapan biri olarak kimi zamanlarım (özellikle hayatta zorlandığım zamanlar) o pratiği bir uyuşturucu ya da keyif verici bir madde gibi kullanıp oradan bir iyi olma ve dengeye gelme halini simüle ederek geçti. Her meditasyon oturumu saati kur, uygulamayı çalıştır, telefonu 3 gün açma, konuşma şeklinde keskin bağlantısızlıklarla geçebiliyordu. Karanlık da aydınlık da olsa çıkanlar bunları yüzeyde ya da derinde çürümeye bırakıp hayata karışmamayı ve içime dönmeyi seçtim. Ne zaman ki buna benzer bir halle karşılaştım o zaman daha iyi anladım çevremdeki dostların benimle bağ kurma çabalarını. Kendimizle bağlantı kurarken dışarıya öyle ya da böyle bir sinyal veriyoruz. Kimyasal ya fiziksel olarak “zarar” vermese de kendimizi birtakım farkındalık uygulamaları ile “içerdekiyle kalmaya” ikna edebilir ve tüm dengelilik halini burda bularak dışarının verilerine kapanabiliriz. Çok da mantıklı bir yol olabilir. Ne zaman ki hayat, çevre, insanlar ve dünya gerçekleri yakınınıza kadar gelir, o vakit işler değişebilir. Benim için öyle olmuştu. Kapandığım mağarada kendi ilüzyonumda, meditasyonların beni dengede tuttuğu ve iletişimsizlik içinde aslında kendi bedenimle bağlantımın koptuğunu fark ettiğimde yüzümü güneşe dönüp sıcaklığı hissetmek istedim. 

Farkında olmak, güçlü olmak, dengeli bir zihne sahip olmak adına yapılan onca egzersiz ve çalışma dışarıyla gerçek ve samimi bir bağlantı kurulmadan biraz mastürbasyon, biraz uyuşturucu kullanmak ve çoğunlukla spiritüel baypas olmaktan öteye geçemiyor. Dünyada olagelen savaşlar içinde kendi iç savaşımızda ve kişisel gelişimimize takılı kalmayı, doğanın yıkımı karşısında kendi içsel arazisinde kaybolmuşluğa benzetiyorum . Komşunun bahçesinde ve hayatında ne olduğundan haberdar olmadıkça ve onunla bağlantı kurmadıkça, ne kadar kendi öz-çalışmamın odağında olursam olayım kapsayıcılıktan uzak ve bencil bir pratiğe dönüşebilir. 

Kendi farkındalığımızı, ilişkilere, çevremize ve bu ilişkilenmeler içinde birbirimizi gözetme haline nasıl geçirebiliriz? Dünyanın geldiği noktada bireyden topluma, içe dönmekten dışarıyla dengeli bir ilişkiye geçiş için bu sorunun etrafında oynamaya devam…

17 Haziran 2024
Kapak Fotoğrafı: Yağmur Kutlar / Pastoral Vadi – Fethiye
Metin içi fotoğraflar: Pexels

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir