İçeriğe geç
Anasayfa » Datça günlükleri- 1

Datça günlükleri- 1

Bahar gibi bir hava ile karşıladı Datça beni. Güzel dostların açtığı evlerinde geçecek koskoca 1 ay. Geldiğim gibi yoldaki maceraları, buraya gelmeden önceki çatışmaları ve kırgınlıkları unutmuştum. Aylardır – hatta yıllardır- beklediğim ve özlediğim bir pratiğe, o pratiğin etrafında toplanan insanlara ve onu paylaşan hocalarıma kavuşacaktım. Güneşin batışıyla şov yaptığı, gökyüzüne mi denizin renklerine mi bakayım şaşırdığım anlarla başladı karşılama.

Masam, yatağım, başucu ışığımla tahayyülümden öte bana evde hissettiren bir oda hazırlamıştı Meliscim. Özenli ve şefkatli. Ne kadar özlemişim bunu birinden görmeyi. Yerleştim ve hemen benimsedim burada olmayı. Hava üstümde anne örgüsü kazak için fazla sıcaktı ve bu bir yandan da beni mutlu ediyordu.

Ashtanga pratiğini bir süredir devam ettiren 6 kişi biraraya gelecek ve birlikte öğrenerek gelişecektik önümüzdeki 1 ay boyunca. Bir ara niyet etmiştim Hindistan’ın Mysore kentine gidip orada shalada pratik yapmaya. Ancak şu an ihtiyacım kendi sınırlarımla ilerlerken bir yandan da yerel bir topluluk içinde olmak idi.

Yola çıkmadan birkaç hafta önce Edremit’te “burda da bir şey yok” derken patır patır birbirini takip edercesine pek çok insanla biraraya geldiğimiz günler yaşadık. Edremit’te bir yaşam topluluğu olmanın hayalini kurduk ve adım attık. Derken derken İda Dojo’nun Oğuzhan ve benim üzerinden dönen derslerinde bir çeşitlilik olmaya başladı. Yıllarca Nefess Yoga’da alan açmanın verdiği keyfi şimdi yeniden kendi mekanımda tadıyordum. Birlikte kendi yollarında yürüyen birçok insanmışız meğer hissiyle düşüp geldim Datça’ya!

Cumartesi öğleni, Şubat ayındayız ve güneş adeta kavuruyor. Heyecanlı adımlarla Şenol ve Bilge hocalarım ve ekiple buluşmaya indim merkeze. Sanki Moda’da eski günlerdeki gibi buluşmuşuz tadı geldi bir an ve hoşuma da gitti. Aradan geçen zaman, bazı hatıralar, yaşanmışlıklarıyla değil de deniz kenarında, güneşin altında bir çay içiyoruz haliydi hoş olan. Datça’da nerede yenir, çay içilir, oturulur turladıktan sonra biraz kendimle kaldım. Baya rüyada gibi hafif uçuş kaçıştı bedenim. Bankadan para çekmeye gidip parayı almadan uzaklaşmışım ve birkaç saat sonra fark ettim. Heyecanın ötesi bir uçarılık varmış meğer. Ellerim ayaklarımla havada çırpınsam yüzecek gibiydim.

Sahilde yine bir eski dost Yelina ile buluştuk. Yine o yıllar yalan, her şey kaldığı yerden akarmış meğer hissiyle sohbete daldık. Güneş banyosunda kahvelerimizle 5-6 senedir görüşmediğimiz dönemi değil de tam da şimdide olan güncellerimizle buluştuk. Şaşırtıcı da olsa bazı noktalarda o kadar ortaklaşmışız ki ara ara sessizliklerle onları da kucakladık.

Kapsayıcılık

Eğitim tam gaz başladı ve pratikler, anlatılar, akşam dersleriyle birlikte kendimi sessizce yargıladığım, içime çekildiğim ve bazen de abartarak ifade ettiğim şeyler de dengeye gelmeye başladı. Şenol ve Bilge’nin açtığı alanda, 6 kişilik minik ekibimiz (ve shalaya pratiğe gelen Datça’lı öğrenciler ile) birlikte bir öğrenme ve öğretme yolculuğuna çıktık. Hareket etmenin verdiği basitlik içinde katman katman detayları ve incelikleri bulmak, sorular ve katkılarla keşif anları gün be gün başka kapılar açıyordu. Bedenimin sınırlarıyla kalmayı, onu geliştirmeyi, bazen de zorlanma ile kalmayı bu kadar kapsayıcı biçimde işlemek kesinlikle bir ustalık gerektiriyor. Ve bunu bilmem kaç senelik deneyim ötesinde araştırma ve açıklıkla paylaşan insanlarla bu güvenli alanda yaşamak çok özel ve bir o kadar basit bir olay.

Kapsamak, olan duruma göre uyumlanmak, farklılıkları gözetmek büyük bir şefkat ve öz araştırmanın ürünüydü. Şüphesiz ki yazıldığında ya da okunduğundan daha çarpıcı ve dönüştürücü bir deneyim olmakta idi.

İlk günler sesim daha içime içime iken öğrenci olmanın hata yapma ve onlardan öğrenme hakkının olduğunu hatırlamak ve denemeye devam etmek için motive olmaktayım. Daha yolun yarısı ve hatta çok başındayım. Çok umutlu ve heyecanlı bir yolculuk başladı. Birlikte yürümeyi, öğrenmeyi ve işte o hayallerde kurulan topluluğu farklı coğrafyalarda da olsa mümkün kılabilmeyi cebime koydum.

Serinin diğer yazıları

“Datça günlükleri- 1” hakkında 1 yorum

  1. Geri bildirim: Bazen Açık - Boş Ayna Dergi Düşünsel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir