İçeriğe geç
Anasayfa » bir masal oyunundan çıkanlar.

bir masal oyunundan çıkanlar.

Buz krallığının genç prensi. Buz mavisi saçları ve siyah gözleri, yumuşacık bir sesi ve güçlü bir bedeni var. O kadar narin hareket ediyor ki hissedilmiyor yürüdüğü, bir mekana girdiği ya da çıktığı. Uzun parmaklarıyla dokunmayı seven pek konuşmayan buz prensi genel bilinmez dillerde şarkılar söylüyor. Gözleri parlıyor şarkılar söylediğinde. Eğer ki ateş sönmüşse gözlerinde sesi kesiliyor. Renkli kıyafetler en sevdiği, her rengi taşıyor üzerinde.

Buz krallığının gösterişsiz ufak buz sarayında yaşıyor prensimiz. Küçük igloolar misali odaları var sarayının. Gösterişsiz ve kırmızı tonlarda boyalı duvarları var odasının. Dar ve renkli koridorlardan oluşan sarayın en sonundaki en aydınlık oda prensinki.

Sarayın etrafından sular akıyor, kışları donan yazın gürüldeyen. Kocaman ağaçlarla devasa bir orman sarmalıyor etrafını. Ufak igloo odalarıyla beyaz-kızıl ışıldayan saray ormanın içinde nerdeyse görünmüyor. Suyun etrafınıki orman sonsuzluğa açılan bahçesi gibi sarayın. Göğe uzanan ormandaki ağaçlardan sarkan sarmaşıklar sarayın göklere uzanan çatısı.

Buz krallığının mavi saçlı prensi kırmızı tonlarla dolu odasında her gün batımında resim yapıyor. Güneş onu terk ederken o da güne resim yaparak veda ediyor. Odası resim eşyalarıyla dolu. Tuval kullanmıyor buz prensi, duvarlara astığı büyüklü küçüklü kağıtlara, yere serip üzerinde dolaşıp elleriyle boyadığı kumaşlara resim yapıyor. Resimlerini bir süre odasında tutuyor, sonra kimisini koridorlara asıyor, yerlere seriyor, sarayın içinde dolaştırıyor. O kadar titiz ki prens resim yaparken asla ortalığa boya saçmıyor. Bazen küçük resimlerini hediye olsun diye ayırıyor ve saklıyor çekmecelere.

Fazla konuşmayan, şarkı söyleyen buzlar prensi bir sabah uyandığında şakıyan kuşlara eşlik etmek isterken  sesinin çıkmadığını fark ediyor. Panikle sarayın etrafını saran suyun başına koşuyor. Eğilip buz gibi suya dokunuyor, ağzına alıp çalkalıyor. Nefes alamamak gibi bir hal şarkı söyleyememek. Sesi hala çıkmıyor. Suyu avuç avuç içmeye başlıyor, soğuktan gözleri soluyor, beti benzi atıyor, bembeyaz kesiliyor ama hala sesi yok. Suyu arkasında bırakıp sarayı kuşatan ormana koşuyor. Dev ağaçların arasında geçerken, kuşların ötüşünü duydukça daha da hızlanıyor. Sesler ve ağaçlarla kuşatılmış halde koşarken ağzını kocaman açıyor, haykırıyor sanki ama tek ses ormanın sesi ve prensten tek bir ses çıkmıyor.

Ormanda koşmaktan bitap düşen buz prensi bir ağacın dibine çöküyor. Nefesleri, kalp atışları çok hızlanmış. Soğuk elleriyle yüzünü örtüyor, gözyaşları akıyor, hıçkırarak ağlarken hala sesi çıkmıyor. Dev ağaçların arasından salınan sarmaşıklar kıpırdanıyor, çatırdamaya başlıyor dallar. Sarmaşıkla kaplı minik bir insan iniyor gökyüzünden aşağıya. Prens indiriyor ellerini, ıslak, bembeyaz ve donuk ifadesiyle bir bakıyor ki ne görsün. Sarmaşık insan parlayan ateş gözlerle bakıyor sönük gözlerine prensin. “Buz prensi, neden burdasın?” diye soruyor. Konuşamayan ve zaten hep şarkılar söyleyen prensin kara gözleri ateş gözleriyle buluşuyor. Bakışlan minik sarmaşık insan ve prens bir süre öylece kalıyor. Sarmaşık insan ormanın gizli falcısı ve anlıyor durumu bu bakışma ile. Sarmaşık dallarından birini uzatıyor prense. Güçlü ve narin elleriyle kavrıyor sarmaşığı mavi saçlı buz prensi ve falcı ile birlikte yükseliyorlar ormanın çatısına. Yukarda ağaçların üzerine seyahatleri başlıyor. Binbir çeşit yaprak, böcek, meyve ve kuşa rastlıyorlar yol üstünde. Bir anda duruyor sarmaşık falcı ve bırakıyor kendini aşağıya. Prens de çaresizlikle takip ediyor ateş gözlü sarmaşık falcıyı. Bir ağacın dalına konuyorlar hafiflikle. O kadar parlak ki dalları ağacın dalları, gözleri kamaşıyor prensin. Falcı bakıyor gözlerine buz prensinin. “Kendi ışığını ve hazineni paylaşmak istemez misin herkesle, tıpkı bu ağacın altınlarını bütün ormanla paylaştığı gibi?”.

Prens anlıyor ki sarayın içinde, odasında, ormanın içine sakladığı resimleri, yaratıclıığı buluşmalı ve ulaşmalı dünyaya. Şarkısını söyleyerek, parlayan gözleriyle iniyor süzülürcesine ağaçtan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir