İçeriğe geç
Anasayfa » .kabul masası.

.kabul masası.

.yine bir sabah uyandığımda akşamdan kalan titreşimler bedenimden dilime, bakışlarıma, boğazıma yayılıyordu. yıllarca çiçek açmayıp bi anda uzaylı gibi tomurcuklarını patlatan, dikenleriyle de kendisine pek yanaştırmayan bi kaktüs gibi hissediyorum. abarttığımı düşünenler olabilir, içerde olan bu, dışarda “dilli düdük”.

bedenimle barışma yoluna girişim 20 küsür sene sürmüştür, dışardan bakana sporcu, güçlü, esnek görünen içerde ise sürekli “yetersizlik” şarkısı. ve son 10 küsür senedir de bedenle zihinin birbiriyle ahenkle dans eden iki yoldaş olduğunu bizzat deneyimliyorum. Tabi elbet bazen o beden araç oluyor zihnin karanlıklarından kaçınmaya ama fazla da uzun sürmüyor. En nihayetinde bir yerden patlıyor ve ne hareket ne de durma çabası kurtarmıyor. Tek yol; olanı görmek ve “kabul etmek”.

Gel şu kabul masasına bir oturalım, neler var kabul edip de masaya döktüğüm? Neleri “tabi tabi biliyorum” diyip de kenara koyuyorum ya da çekmecenin derinliklerine geri sıkıştırıyorum? Bunun gibi deli sorularla olanı görmek niyetiyle izlerken, nefeslerim uzaklaşıyor odağımdan, hikayeler havuzunda bir yere gidemeyeceğimi bile bile güçlü kulaçlar atıyorum. Yeniden nefesimi fark ettiğimde kabul masasından uzaklaşmışım, hadi yeniden oraya dökülenleri ya da bırakacaklarımı görmeye niyetle yöneliyorum. Bazen bir adım bile ileri gidemediğimi düşünüp takılmışken, bazen de o masanın başında çocuk gibi merakla inceleme halinde olabiliyorum.

Kabul masasına dökülenler bazen “ya o meseleyi atlattım, hiç negatif duygusu kalmadı olanların” dediğim mevzular olunca şaşırmadan da edemiyorum. Ne zaman ki bedenim ve zihnimin uzantısı dilim konuya dair bir yorum bırakmıyor olacak belki de o an “bırakmış” ve “kabul etmiş” olacağım. Ve en uzak görünen “meseleler” bile, yeni sönmüş ateş gibi kor ve yakıcı olabilir.

Tüm bu “meseleler” ya da belki “bedene-zihne gömülü kalıplar” -havalı ismiyle sankhara– onlarca ömür de yaşasam çözülmeyecek. Eğer ki bir kez o kabul masasına oturmaya başladıysanız, belki de şuncacık ömrünüzde kendinizle karşılaşma yoluna girmiş olabilirsiniz. O meseleler parça parça da olsa sizle sürüklenip, sen-ben-öteki kalmayana dek benliğinizi var etmeye devam edecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir