Karanlık sokaklarda yürümeyi, hüznü, neşeyi, kendimle yüzleşmeyi müzikte, kitaplarda ve en çok da bunları üreten insanları izlerken buluyorum. Bir güzel insan geldi geçti. Yazdıkları, söyledikleri ve söyleyemedikleri ile Replikas’ın eşsiz sesi ve gitarı aramızdan ayrıldı. Gökçe göklerden bize sessizce gülümseyerek bakarsan bağıra bağıra dilimize pelesenk olmuş parçalarını duyacaksın! Güzel izler bırakıp gidişin huzurla olsun.
Hayatın anlamını, varlığımı sorguladığım ve kendi içime dönük olduğum yıllarda müzik ve yazı en önemli kaynaklarım oldu beni besleyen. Üniversite yıllarında bu içe dönük halden dışarı açılmamı sağlayan yegane şey konserlerdi. Peyote’nin avangard, deneysel, doğaçlama olan her şeye alan açtığı ve genç müzisyenleri desteklediği dönemde orta katın kapısından girdiğim gibi hayatımda önemli bir niş oldu. Ufak bir sahnede, sigara dumanı içinde, yüksek alkol seviyesinde zihinlere bedenlere kazınan konserlere imza atan gruplardan biriydi Replikas. Ben onları keşfettiğimde 18 yaşında bile değildim. Üniversiteye başladıktan sonra konserlerini kaçırmamak için elimden geleni yapıyor ve sahnenin önünde içkimle sessizce yerimi alıyordum. Yıllar geçtikçe grupla tanıştım, hatta yıllar sonra kuzenimle bir konserde denk gelip de yeniden bağlantı kurdum.
Türkiye standartlarının ötesinde bir müzik yaptıklarını söylemek için müzik yazarı olmaya gerek yok bence. Yarattıkları şey çok katmanlı ve kültürler ötesi bir yerde duruyordu. Replikas’ın beynimize işleyen sesi Gökçe’nin müziğe bakışı, kendi içindekileri dışa vurumu ve sahnedeki duruşu ilk günden beri çok etkileyici gelmişti. Konuşurken de, şarkı söylerken de çok başka bir derinlik vardı sesinde ve ifadesinde.
Gökçe’nin anısına Taşkışla Bahar Şenlikleri hikayesi anlatayım. Sen 2009, mezun olmak üzereyim ve Şenlik komitesinde müzik kısmıyle ilgileniyordum. Alternatif sahnede Perşembe gecesine Gevende ve Replikas’ı davet etmiştim. Yıllar öncesinde bir diğer şenlik konseri efsanesine göre Replikas’ın nburda sahne alamayacağı, gelmeyecekleri söylentileri vardı. Öğlen vakti soundcheck için geldiler, ortabahçede sohbet edip sahne tarafına geçildi ama ne olduysa bir şeyler gecikti ve program kaydı. Gevende sahneye çıktığında bir yağmur bastırdı ki inanılmaz bir şova dönüştü konser. Bir şekilde sesçiler ekipmanları korumaya alıp “devam” dediler. Replikas sahneye çıktığında gece 12’ye geliyordu ve 1-2 parça bile geçmeden polis geldi, komite başkanımız durumu idare edemedi ve Replikas’ı sahneden indirmek zorunda kaldık. O zamanlar çok mahçup olmuştum. Şimdi bakınca iyi ki yapmışım diyorum. Taşkışla’da bir daha öyle bir şenlik olmadı, Replikas öyle ya da böyle Taşkışla’ya geri geldi ve o sesler duvarlara iz bıraktı.