Günler günleri kovalamaya devam ediyordu. Hangi gündeyiz, bugün kaçta başlıyoruz derken anda olanla birlikte yuvarlanıp gidiyoruz.
Bedenen ve zihnen yorgunluğun, minik minik isyanların ve bunlarla birlikte de teslimiyetin geldiği günler. Sabah erken kalkıp 1 saat vipassana’ya oturayım diye niyet ettiydim Datça’ya gelirken de olmadı, 15 dakika da olsa oturmak, biraz denize bakmak, kedileri köpekleri sevmekle başlıyorum güne.
Her gün her gün birarada olan harika bir ekipleyim. Her birimiz bambaşka hayatlardan, şehirlerden ve geçmişlerden geliyor ve ortak bir sevda uğruna burdayız. Her birimizin beklentisi, heyecanı, yapış biçimi bambaşka ama odaklandığımız ve emek verdiğimiz yol ortak. Bu ortaklığı başka disiplinlerde, ekiplerde, ilişkilerde de bir bulmayı hayal ediyorum. Pratikle olan ilişkimiz gibi bu ortaklık ve topluluk hali. Bir gün mata çıktığımda kendimi zorla oraya getirdiğim halde yükselmiş bir enerji ve motivasyonla ayrılabildiğim gibi, başka bir gün çok daha yüksek hallerde başlayıp daha dingin hatta içime kapanmış bir yerde bulabiliyorum. Bunu bazen sınıfı paylaştığım diğer kişilerde de gözlemleyebiliyorum.
Biraz düşüp kalkmak bu yolun parçası. Enerjim düşüyor, bedenim sinyal veriyor ya da arada zihin karışıyor ve bıdı bıdı ediyor. Sonra yanımdaki insanları görünce neden burda olduğumu hatırlıyorum. Benzer ya da benzemez süreçlerden geçiyoruz ve destek oluyoruz birbirimize. İşte topluluğun gücü, birimiz düşerken diğeri tutuyor ve destek veriyor.
Ashtanga Yoga’nın bendeki en büyük etkisi destek almayı öğrenmek oldu. Sessizlikte herkes kendi pratiğinde iken bir bedenin temasla olduğum yerde destek vermesi, bazen bir farkındalık getirmesi , ışık tutması ve bazen de temas olmasa da birlikte pratik yapmanın verdiği güç çok başka. Şimdi o bireyseldeki kaosu ve dengeyi hayatımın içindeki alanlarda dolu dolu yaşıyorum. Kucaklıyorum, bırakıyorum ve düşmeye izin veriyorum.
Ve dün bu dünyadan ayrılan ama tüm hareket araştırmalarımda, pratiklerimde ve topluluk yaratma hayallerimde beni besleyen Kontak Doğaçlama’nın kurucusu Steve Paxton’u anarak bu yazıyı tamamlamak isterim. Düşmeyi, bedeni tanımayı, birlikte hareket etmeyi, korkuyla karşılamayı ve onu da kucaklamayı hatırlattığı için Steve Paxton’a ve o mirası bize taşıyan tüm bedenlere de teşekkür ediyorum.
-
Geri bildirim: Datça günlükleri- 1 - .yağmur.